13 Aralık 2012 Perşembe

2: ELEOS


Dünkü konsept salaş bir balıkçıydı. Bu nedenle Akın Balık'tan bahsettik, bugün ise Eleos'tayız... 




Sezen Aksu, “Kalbim Ege’de Kaldı” adlı şarkıyı boşuna yazmış olamaz. Hepimizin kalbi, bir tatil dönüşü, bir şekilde Ege’de kalmıştır. Kimimiz masmavi denizini özlemişizdir şehre dönünce kimimiz mis gibi kokan begonvillerini… Kimimiz ise rakı balığın hayat bulduğu, insana huzur veren küçük restoranlarını özlemişizdir, Ege’nin. Eğer siz de kalbi Ege’de kalanlardansanız; gelin sizi, İstanbul’un göbeğinde, Ege’yi yaşatacak bir mekânla, Eleos’la tanıştıralım. 




Eski bir balıkçı köyü olan Yeşilköy’ün ara sokaklarından birinde, bir Katolik kilisesinin karşısında, eski bir av köşkünde konumlanan Eleos; mavi-beyaz kareli örtüleriyle, pencerelerinin önündeki mavi cumbalarıyla ve elbette ki içeriden süzülen Rum ezgileriyle, tam bir Ege balıkçısı. Buraya Ege balıkçısı dememizin, başka nedenleri de var. Mekânın sahibi Aleks Karaköse, Rum komşularıyla çokça vakit geçirdiğinden, Rum mutfağının kıyıda köşede kalmış tüm gizli tatlarını biliyor. Bu sayede de Eleos’un menüsünde, Türk mezelerinin ve Yunan lezzetlerinin yanı sıra, nefis Rum mezeleri de bulunuyor. Anlayacağınız, Ege’nin her köşesinden bir lezzet var burada. Mekânın dekorasyonu da, Ege’ye özgü zira. Ayda en az iki kez Yunanistan’a giden Karaköse, mekânın tüm dekorasyonunu, oradan satın aldığı objelerle tamamlamış. Duvarlarda, masaların üzerinde; yani gözünüzün iliştiği her yerde, Ege’ye ait inanılmaz güzel detaylar var. Ve bu detaylar, önünüze gelen nefis lezzetlerle birleşince, gerçekten de kendinizi bir Ege balıkçısındaymışsınız gibi hissediyorsunuz.






Peki, Eleos’ta ne gibi lezzetler var? Bir kere masaya oturduğunuz anda, size; uzo, limon ve esmer şekerden yapılma bir yunan içkisi olan “Sfinaki” ikram ediliyor. Ardından ise, öneriler ardı ardına gelmeye başlıyor. Mezeler, gerçekten birbirinden lezzetli. Özellikle, patlıcandan, haydariden bıkıp yeni bir şeyler denemek isteyenler için; çok fazla seçenek var. Şahsen biz, garsonlar tarafından önerilen ıstakoz kavurmaya, saganakiye ve köri soslu ahtapota bayıldık. Özellikle, bir Rum mezesi olan saganakiyi, mutlaka ama mutlaka tatmalısınız. Aynı şekilde, istiridye kabuğunda servis edilen deniztarağını da mutlaka deneyin. Bu arada hatırlatalım; bu mekân, son derece cömert bir mekân! Çünkü aralarda, masanıza; mantar ızgara, kabak tava, asma yaprağına sarılı hellim peyniri ikram olarak geliyor. Üstelik yemek sonrası, çikolata şelalesi, sakızlı fırın helva ve limon sorbeden biri de yine ikram. Şahsen biz, limon sorbeyi tercih ediyoruz ve tercihimizden son derece memnun kalıyoruz.

Kalamar ızgara

Deniz tarağı

Saganaki

Köri soslu ahtapot

Menüye dair tüm merakımızı giderdikten sonra, bu kez, mekânın sahibi Aleks Karaköse ile biraz sohbet etmeye başlıyoruz. Bu güler yüzlü adam, her ay en az iki kez, Yunanistan’da bulunan Thasoss adasına giderek; kalamardan ahtapota, zeytinyağından kekiğe kadar, dükkânın tüm mahsulünü oradan getirdiğini anlatıyor bize. Ardından ise, bu durumun, Eleos’un tam anlamıyla bir Ege balıkçısı olmasında önemli bir rol oynadığından bahsediyor. Bu noktada kendisine, deniz manzarasının eksikliğini hissedip hissetmediğini soruyoruz. Karaköse, başını “Hayır.” anlamında sallıyor. Bir de burayı akşam gelip görmemiz gerektiğini, karşı kilisenin ışıkları da yanınca burada muhteşem bir ambiyans oluştuğunu; insanların, kendilerini sanki Yunanistan’daki ara bir sokakta yemek yer gibi hissettiklerini söylediğini anlatıyor. Gözlerimizi kapatıp şöyle bir hayal ettiğimizde, gerçekten de kilisenin buraya bambaşka bir hava katmış olduğunu fark ediyoruz. O sırada, başka bir şeyi daha merak ediyoruz. Sahi, Eleos ne demek? Karaköse, mekânı açmaya karar verip de etrafı incelemeye geldikleri bir gün, karşı kilisedeki bir grup Yunan turistin ellerini havaya kaldırarak “Eleos!” diye bağırdıklarını duymuş. Yanlarına gidip sorduğunda, “eleos”un, Yunanca’da “merhamet” demek olduğunu öğrenmiş ve o anda restoranın adına karar vermiş. Ancak sunduğu lezzetler, gecenin sonunda, midenize merhamet etmiyor; o kadar çok doyuyorsunuz ki çareyi, yemek sonrası Yeşilköy sahilinde bir tur atmakta buluyorsunuz. En azından, biz öyle yaptık.

Mekândan ayrılırken; bugüne dek “En İyi Meyhane”, “En İyi 10 Turistik Restoran” dâhil pek çok ödül toplayan Eleos’a, biz de tam not veriyoruz.
Tlf: (0212) 663 39 11

Mekânın Künyesi

Müzik
Mekânda, Rum müzikleri çalıyor. Rembetika’nın insanı sarhoş eden ezgileri, hafif hafif kulağınıza çalınıyor. Bu noktada, ufak bir hatırlatma yapalım; Eleos’ta, önümüzdeki günlerde rembetika günleri düzenlenecek. Ayda bir ya da iki defa gerçekleştirilecek olan bu günlerde, Yunanistan’dan gelecek olan bir rembetika ustası sahne alacak.

En çok tercih edilen lezzetler
Fıstıklı ahtapot, köri soslu balık, limonlu sorbe, saganaki, ıstakoz kavurma.

Kapanış saati
Müşterinin kalkış saatine göre, kimi geceler 01.00’da kimi geceler ise 02.00’da kapanıyor.

Kuver ücreti
4 TL

Rezervasyon
Mutlaka yaptırmanız gerekiyor.

Ulaşım
Deniz otobüsüyle Bakırköy’e gidip, oradan taksiye binebilirsiniz.

Kişi Başı Ödeyeceğiniz Ortalama Ücret
80 TL

Bilmeniz gerekenler
“Yeşilköy, bana uzak.” diyenler için hatırlatalım; Eleos’un, bir de Beyoğlu’nda bir şubesi var. Üstelik yeni açılan bu mekânda, sizi eşsiz bir deniz manzarası bekliyor!

Otopark
Yok

Not: Bu yazı, tarafımdan, Esquire Dergisi için yazılmıştır.
Fotoğraflar: Uluç Özcü 

Pazartesi günü, Balıkçı Sabahattin'de buluşmak üzere,
Sevgiler... 

1 yorum: