12 Ekim 2011 Çarşamba

Tavuk Suyuna Çorba

Geçenlerde dergi için bir yazı hazırlarken başarı öykülerinin yer aldığı kitapları araştırmam gerekti. O anda aklıma ortaokul yıllarımda bir sahaftan tesadüfen aldığım, sonrasında ise elimden düşürmediğim Tavuk Suyuna Çorba serisi geldi.

İçerisinde birbirinden güzel, ders verici, hayata dair öğretiler çıkarabileceğiniz onlarca yaşanmış hikaye barındıran bu kitaplara bayılırdım. Dışarıda, buz gibi havada evinize geldiğinizde bir tas sıcacık tavuk suyuna çorba nasıl içinizi ısıtırsa ya da grip olduğunuzda bir tas sıcacık tavuk suyuna çorba nasıl size güç verirse; bu kitabın içerisindeki hikayelerde öyle içinizi ısıtıyor ve size hayata daha sıkı tutunmak için güç veriyor.


Amerika'da uzun yıllar en çok satanlar listesinde yer alan bu kitaplardan mutlaka edinin. Kendinizi güçsüz ve çaresiz hissettiğiniz ya da hayattan bıkıp herşeyin boş olduğunu düşündüğünüz anlarda, içerisindeki öyküler size ilaç gibi gelecek. Üstelik çok daha hoşgörülü olmayı da öğreneceksiniz.


Ben neredeyse tüm serisini okumuştum bu kitapların. Fakat burada en çok etkilendiğim öykülerden birini sizinle paylaşacağım. Muhtemelen internette ya da gazetelerde çoktan okumuşsunuzdur, bilemiyorum. Fakat bir mucize eseri hala okumadıysanız, lütfen sonuna kadar okuyun. Pişman olmayacaksınız...


                                                                 KURABİYE HIRSIZI          
-Bir gece kadının biri bekliyordu havaalanında, uçağın kalkmasına uzunca bir zaman vardı. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, kendisine oturacak bir yer buldu.
Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki,
Ama yine de yanında oturan adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde aralarında duran paketten birer birer kurabiye aldığını görebildi, her ne kadar görmezden gelse de.
Bir taraftan kitabını okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken, gözü saatteydi, ama "kurabiye hırsızı" yavaş yavaş tüketiyordu kurabiyelerini.

Kadının kulağı saatin tik taklarındaydı, fakat yine de bu tik taklar sinirlenmesini engellemiyordu.
Ve bir yandan da şöyle düşünüyordu kendi kendine, "Kibar
bir insan olmasaydım, morartırdım şu adamın gözlerini!"
Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini.
Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca "Bakalım şimdi nE yapacak?" dedi kendi kendine.
Adam yüzünde asabi bir gülümsemeyle, uzandı sokurabiyeye ve böldü kurabiyeyi ikiye.
Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi diğer yarıyı kadına.
Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve
"Aman Tanrım, ne cüretkar ve ne kaba bir adam,
Üstelik bir teşekkür bile etmiyor!"
Kadın hayatında hiç bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu.
O sırada Uçağının kalkacağı anons edildi. Bir iç çekti rahatlamayla.
Eşyalarını toplayarak çıkış kapısına yürüdü,
Dönüp bakmadı bile "kurabiye hırsızı" na.

Uçağa bindi.
Rahat koltuğuna oturdu,
Ve bitmek üzere olan kitabına uzandı.
Çantasına elini uzattığında, gözleri açıldı şaşkınlıkla.
Gözlerinin önünde bir paket kurabiye duruyordu !
Çaresizlik içinde inledi, "Bunlar benim kurabiyelerimse eğer;
Ötekiler de onundu ve adam kendi kurabiyelerini benimle paylaştı!"
Özür dilemek için çok geç kalmıştı,
Kaba ve cüretkar olan,"kurabiye hırsızı" kendisiydi aslında...

Dediğim gibi bu öykü en çok bilinen Tavuk Suyuna Çorba Öyküsü:) Fakat ben bundan böyle her ay, bu kitaplardaki öykülerden en az bilinenlerini sizinle burada paylaşıyor olacağım. Herkese harika günler dilerim.
Sevgiler,Z.