12 Şubat 2011 Cumartesi

İLK ADIMI SİZ ATIN GİTSİN :)

Birkaç haftadır türk filmi tadında bir olay yaşıyoruz.

Yakın arkadaşlarımdan birisi, gittiği spor salonundaki yüzme hocasına aşık oldu, hem de ne aşık olma ! :)

Çocuk spor akademisini bitirdikten sonra, İstanbul'a gelmiş, minik bir ev tutmuş, aldığı düşük maaşın bir kısmını Ege'deki ailesine gönderirken, diğer kısmıylada burada standartların biraz altında bir hayat yaşayan çok temiz, çok efendi bir çocuk.

Arkadaşım ise, iki üniversite birden okumuş, oldukça varlıklı bir aileye sahip fakat oldukça da mütevazi, parasını insanın gözüne sokmayan, iyi niyetli  bir genç kız.

Yani ortada türk filmi tadında bir aşk yaşamak için gerekli zemin var.

Durun bitmedi. Dahası da var...

Kızımız yazın başlarında yazıldığı oldukça popüler olan bu spor salonuna gide gele, bu efendi yüzme hocasına aşık oluyor. Fakat bu durum çocuğun umrunda dahi değil. Arkadaşıma bakmıyor bile.

Bir süre sonra çocuğun yine aynı salondan başka bir spor hocasıyla çıktığını öğreniyoruz. Arkadaşım yıkılıyor tabii. O da ne yapsın bağrına taş basıyor, üyelerden tanıştığı başka bir çocukla, belki unuturum diye, çıkmaya başlıyor.

Aklında hala bizim efendi temiz çocuk var yalnız.

Bir süre olay böyle devam ederken, bizim efendi çocuk diğer kızdan ayrılıyor, ee  tabi arkadaşımda tekmeyi basıyor kendi çıktığı çocuğa.

Ve yavaş yavaş bu iki genç konuşmaya başlıyor, arkadaşım bizim ısrarlarımıza dayanamayarak çocuğu utana sıkıla sinemaya davet ediyor ve çocuk da bu teklife balıklama atlıyor.

Tabi biz şok oluyoruz. E bu çocuk değil miydi bizim kızı kaale dahi almayan, yüzüne bile bakmayan.

Sonradan öğreniyoruz gerçekleri.



Meğerse arkadaşım çocuk için ölüp biterken, o da aynı hisleri taşıyormuş, üstelik de bizim kızın asla ona bakmayacağını düşünmüş.

"Benim için hayaldi Zeynep. Arkadaşlarımın  hepsi ne kadar hoşlandığımı ilk günden beri biliyor ama hepsi  "Oğlum heveslenme, o kız sana bakmaz" diyorlardı. Açıkcası bende aynen böyle düşünüyordum, o yüzden sonradan üzülmemek için göz göze bile gelmeye cesaret edemiyordum"

Fazla söze gerek yok.

Bu iki genç şuan da çıkıyor ve her ikisi de inanılmaz mutlu.

Hayat gerçekten çok tuhaf. Hiç ummadığınız anda, hiç ummadığınız şeyler yaşıyorsunuz.

Bana asla bakmaz dediğiniz bir kız size aşık olabiliyor, belki de yıllardır hoşlandığınız o çocuk da sizin için içten içe ölüp bitebiliyor. Ama  işte ilk adımı bir şekilde atmak gerek. Utanmak sıkılmak yok.

Gidip yıllardır deli gibi hoşlandığınız o çocuğa " Senden hoşlanıyorum" demek sizden birşey alıp götürmez. Kimse size basit kız gözüyle de bakmaz.

En kötü sizinle olmayı istemez.

Peki ama ya isterse...

Bence denemeye değer, ya sizce ?

Sevgiler,
Z.


 -

10 yorum:

  1. güzel bi hikayeymiş, evet hayatı ertelememek lazım, sonra pişman olunabilir :)

    YanıtlaSil
  2. hikaye ilginçmiş gerçekten. arkadaşınıza mutluluklar dilerim. insanların yaşadıklarını yargılamak çoğu zaman büyük laf etmekle eşdeğer oluyor hayatta bu yüzden yargılamayı pek sevmiyorum ancak bu hikayenin nahoş kısmı bir başkasından deli gibi hoşlanırken asıl kızımızın asıl oğlanımızı görmeye devam ederek bir başkasıyla birlikte olmasıdır. tabii ki şartlar belki de onu gerektirmiştir dediğim gibi bu tip durumlarda yargılamak saçma ve genelde benzer durumlarda benzer şeyleri yapıyoruz çoğu zaman.

    son olarak yazının sonundaki bir bayan da olsa sevgisini açmalı görüşüne bakışımı belirtmek isterim.

    baştan sona kadar düşüncenize katılsam da toplumun yapısını yok saymak pek kolay olamıyor. kabul etmeli ki türk toplumu doğu kültüründen beslenen ve ataerkil özellikler taşıyan bir toplum. keza leyla ve mecnun, kerem ile aslı, ferhat ile şirin gibi halk hikayelerini genlerine kazımış toplumumuzda erkeğin dağları delerek sevdiceğine ulaşması ona olan aşkını sunması beklenir. aksi durumlar yani bir bayanın kahramanca aşkını ilk sırada itirafı doğruyu söylemek gerekirse gelenekle yetişmiş pek çok erkekte "eror" etkisi yaratır:) dolayısıyla yazıda da belirttiğiniz gibi böyle bir davranışta bulunan bayan bayanlığından bir şey kaybetmiyor olsa da ne yazık ki içinde yaşadığımız toplumda erkek gözüyle "değerini" yitiriyor.

    her şeye rağmen görüşünüzü paylaşıyorum ve bu tip şeyleri aşmamız, insan paydasında buluşmamız gerktiğine inanıyorum

    YanıtlaSil
  3. çok güzel yürek ısıtan bir aşk hikayesi :) dediklerine sonuna kadar katılıyorum Zeynep, insan içine kapanmaktansa ilk adımı atmalı. Arkadaşının ilk adımı atışı da çok naif ve içten olmuş "hayır" cevabı alsaydı en fazla reddedilirdi ama denemesinin sonu çok da hayırlı olmuş bence canım.

    YanıtlaSil
  4. 3 yorum ıcın de tesekkur ederım :) Biraz cesaret gerek tabı, ben arkadasımın yerınde olsam muhtemelen cesaret edemezdım ve bu yuzden de kaybeden olurdum :)

    Sevgılı eeyore ne yazıkkı evet Turk erkeklerınde boyle bır olay soz konusu , ama yavas yavas bu durumun asılacagını dusunuyorum yada umuyorum dıyelım :)

    Sevgıler
    Zeynep

    YanıtlaSil
  5. selam zeynepçim,

    hikaye aslında okadar olması gereken ki , günümüzde artık buna bile şaşırır olduk, naturel samimi yaklaşımlar herzaman kazanır aslında.. ama burda tekmeyi yiyene de uzuldum :) şaka bi yana mutluluk 2 dudağımızın arasında sadece kullanmaya korkmayalım yeter..

    YanıtlaSil
  6. merhaba Ebrucum ,

    Tekmeyı yıyene bende uzuldum ama yapıcak bısey yok, uzasaydı daha uzucu olurdu.

    bencede utanmak yerıne soyleyıp kurtulalım, mutlulugu yakalayalım derım:)

    Sevgılerrr

    YanıtlaSil
  7. Tam da son yazdığım post'a o kadar cuk oturdu ki bu yazdıklarınız..

    YanıtlaSil
  8. ay çok güzel, bayıldımmmm. :)

    YanıtlaSil
  9. geç te olsa olması gerektiği gibi olmuş. zaten ilk adımı hep erkekten beklemek çok saçma bence :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk adımı erkekten beklememek gerektiğinin en güzel örneği oldu bu olay :)

      Sil