29 Aralık 2010 Çarşamba

Ben Dün Bir Oyun İzledim

Dün akşam "Artık iş çıkışları sosyalleşmeliyim, yeter bu tembellik ! " dedim ve en yakın arkadaşlarımdan Serra ile önce tiyatroya, sonra da Asmalımescit’e doğru yol aldım.

Hava buz gibiydi. Dolayısıyla Asmalının daracık sokakları, yazın bıkmış olduğumuz o insan kalabalığından arınmış şekilde, bizi kucakladı ve gecenin ilerleyen saatlerine kadar bırakmadı. Yani işin Asmalımescit kısmı gayet güzeldi, soğuk havaya rağmen çok keyifli vakit geçirdik.

Fakaaat izlediğimiz oyun beni biraz hayalkırıklığına uğrattı.
Diğer bir deyişle, şu sıralar İstanbul Devlet Tiyatroları’nda sahnelenen "Kredi Kartı Vak’aaa" adlı oyun Serra’yla beni pek açmadı.

Bir kere perde açıldığı anda gözümüze çarpan sade ve karanlık dekor, ki dekor denecek pek birşey de yoktu ortalıkta, keyfimizi hafiften kaçırdı.Galiba biz daha cıvıl cıvıl ve dolu bir dekor beklemiştik. 
Hemen kafamızdan bu negatif düşünceyi attık ve “Neyse canım” dedik, “Dekor için mi geldik yani?”
Ama oyuna iyi niyetli yaklaşmanın bir anlamı olmadığını da kısa süre sonra keşfettik.
Oyun hakkında yorum yapmadan önce Cüneyt Çalışkur’un yazıp yönettiği bu oyunda Uğur Polat ve Çağ Çalışkur’un rol aldığını hatırlatalım.

Tam da bu noktada Uğur Polat’ın ses tonuna, türkçeyi kullanma sanatına ve tabiki oyunculuğuna hayran kaldığımızı da belirtmek isterim. Zaten kendisi bu oyundaki rolü ile Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro ödüllerinde en iyi erkek oyuncu ödülünü almış.
Uğur Polat

Gelelim oyuna.

Tek kelimeyle oyunu, oyuncular götürdü bence.  Özellikle Çağ Çalışkur’un şarkı söylediği sahneler çok güzeldi. Fakat 1 saat 15 dakika süren oyunda, Uğur Polat’ın takdire şayan oyunculuğu ile, ilk defa sahnede izlediğim Çağ Çalışkur’un insanı büyüleyen duru sesi dışında, kayda değer birşey bulamadım.
Yalnız bazı insanlar sırf gülmek için mi gülüyor yoksa yönetmen kendi akrabalarından bir kaç kişiyi salonun çeşitli yerlerine mi yerleştirmiş bilemiyorum ama oyunun garip garip yerlerinde kahkaha atan seyircilere dönüp “ Ne olur bize de anlatın, tam olarak neye güldünüz?”  diye sormak istedim. Oysa bende gülmek istemiştim L
İnsanların ne kadar hırslı olabileceği ve bu uğurda ne kadar çirkinleşebilecekleri, oyunun belli bir bölümünden sonra gözümüze sokuldu fakat gerçekten beni düşünmeye iten, güldüren veya ağlatan, kısacası herhangi bir duyguyu yaşamamı sağlayan tek bir sahne yoktu.

Yalnız ne yalan söyleyeyim, hırs yaptığı şeye ulaşamayıp, çareyi isyan etmekte bulan Uğur Polat’ın üstündekileri çıkarması ve sahnede boxerla kalması, benim açımdan beklenmedik bir sondu. Yine de olayı, bu son da kurtaramadı.

Kıssadan hisse, maalesef oyunu sevemedım J
Yalnız, bir tiyatrosever olarak bu oyuna gitmeyin demem çünkü iyi kötü her oyunun izlenmesinden yanayım. Hatta bence gidin, belki siz farklı bir tat alırsınız bilemem.
Fakat benim dün akşamdan aldığım iki tat şudur; Uğur Polat 10 numara oyuncudur, Asmalımescit buz gibi havada bile mutluluktur !
Sevgiler, Z.

3 yorum:

  1. haha cok guzel yazmissin. ben oyunu bu kadar sevmedigini anlamamistim.ama simdi hemen yeni bi tane bulucam:)

    YanıtlaSil
  2. canım sana nasıl imrendim öyle çok oldu ki ben tiyatroya gitmeyeli..nasıl eksikliğini duyuyorum senin yazından sonra daha da çok ezildi içim..

    YanıtlaSil
  3. serro ikimizde çok sevmedik itiraf edelim:)

    Zeynepcim bende uzun zamandır gidememiştim ve gercekten oyunu beğenmesemde o atmosfer yinede çok güzeldi. Bakarsın birgün birlikte gideriz :)

    YanıtlaSil