21 Aralık 2011 Çarşamba

AH INGILTERE!

Beni bilenler bilir. İngiltere’ye, İngiliz edebiyatına, İngiltere’ye ait olan her şeye ama her şeye bayılıyorum. Günün birinde kendime ait bir evim olduğunda onu İngiliz Edebiyatı tadında döşemek ( Bu da ne demek diyenler aşağıdaki fotoğraflardan ne demek istediğimi anlayacaklar. Biraz sabır J) istiyorum. 

Hep radyomda Katie Melua çalsın, çayımı saat 17.00’de içeyim, elimden Charlotte Bronte, Mary Shelley kitapları eksik olmasın istiyorum.
Okulumu özlemem de bundandır. İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi koridoru bir başka kokar. Tüm duvarlarda Shakespeare’in, Charles Dickens’ın, Jane Austen’ın fotoğrafları vardır. Hocalar derse girip anlatmaya bir başladılar mı kendinizi Oxford’da bir sınıfta hayal edersiniz. Öyle güzeldir aksanları…
Neyse, uzatmayayım. Ben İngiltere’ye ve bu ülkeye ait olan her şeye bayılıyorum. Önceki hayat diye bir şey varsa da eminim ki orada doğdum. İşte bu nedenle İngiltere’yle bir şekilde bağlantısı olan ve içimi açan, beğendiğim bazı şeyleri sizinle paylaşmak istedim. Önden buyurun…




















Katie Melua - Just Like Heaven




Notting Hill her zaman en sevdiğim film, Jane Austen'ın Pride & Prejudice' u en sevdiğim roman, Just Like Heaven en sevdiğim şarkı, İngiltere de her zaman en sevdiğim ülke olarak kalacak...

Herkese sevgiler,
Z.

12 yorum:

  1. içinde bu ingiltere ruhu ile orda yaşamalısın :)) gerçekten hiç düşündünmü ?

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Dürr-i Yekta; sana yemin ederim bu postu hazırlarken düşündüm. Sanırım işimi hazırlasalar bir dakika düşünmem giderim. Poff:(

    Elçiiiiin, inşallahhh inşallaaah :)

    YanıtlaSil
  3. Bazen tüm dünya bizim diyorum. Bazen de; bu oda bile benim değil !

    YanıtlaSil
  4. Kısaca FD; Çok haklısın! Ben de bazen sanki istediğim her yere gidebilirmişim gibi hissediyorum. Ama bazen de bu imkansızmış gibi geliyor. Of hayat zor :)

    YanıtlaSil
  5. zeynepcim
    ne güzel fotoğraflar onlar bende bu kadar da güzel olamaz diyordum gitmeden önce ama cidden o kadar da güzel işte.Bazen hayal mi,rüya mı dedirtecek kadar güzel..2 yıl yaşadım londrada, hala çok özlüyorum bazen..Hele oxford gerçekten bulduğun ilk fırsatta gitmeni ve görmeni çok isterim.
    Yeni yıldan senin için bunu diliyorum:)

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Milena, Yeni yıl için şimdiye dek aldığım en güzel dilek oldu bu:) Çok teşekkür ederim canım. Ben de sana sağlık, huzur ve dolayısıyla mutluluk dolu bir yeni yıl dilerim tatlım:)

    YanıtlaSil
  7. Güzel bir sevda :). Bir gün İngiliz aksanını nasıl öğrenebileceğimiz üzerine de yaı yazarsanız sevinirim :)

    YanıtlaSil
  8. Zeynep'cim bence biz önceki hayatlarımızda eski dönem İngiltere'sinde yaşayan iki komşuyduk :P zevklerimiz bu kadar aynı olamaz. Ben de ufak yaşlardan beri İngiliz Edebiyat'ı ve o havaya aşırı bir hayranlık beslemişimdir :) Dünden beri 3 eski dönem İngiltere'sine ait film izlemiş birisi olarak postunu gülümseyerek okudum :) ah o cottage'lar yok mu bir de! :)) ilk kareye bayıldı canım :)

    YanıtlaSil
  9. Merhaba.Blogunuzu suan keşfettim.Harika kareler.Bayılıyorum vintage şeylere.

    http://merveyilldiz.blogspot.com

    YanıtlaSil
  10. bu atmosferi 1 yıl yaşamış biri olarak İngiltere'yi ben de ikinci memleketim addederim..kasabaları da şehirleri de masalsıdır,çok eski yıllara götürür insanı,bir o kadar eski ama bir o kadar moderndir ülke..insanları naziktir,dakiktir,saygılıdır..
    sevgiler,
    :)

    YanıtlaSil
  11. Ne kadar şanslısın! Keşke ben de 1 yıl kalabilsem oralarda ahh ahhh :)

    YanıtlaSil